Üç gündür, blogfırtınasındaki ödevlerimi yapmıyorum. Başka işler, başka yazılar vardı yazmam gereken. İlkokuldan sonra da ben böyleydim sanırım. Neyse bugün devam etmeye karar verdim. Konumuz
Gün 13. Hep hayalini kurduğunuz evde yaşıyor olsanız nasıl bir şey olurdu onu yazın.
Bir kere mutlaka düzenli olurdu. Şimdi ki evim genel olarak sadece beş dakika düzenli kalabildiği için, en büyük hayalim bu :)
Her yere sevdiğim objeleri yerleştirebilirdim, kırılacak mı yoksa çocuklar bir zarar görür mü diye düşünmezdim. Malum Ege doğduğundan beri, bizim evde neredeyse hiç süs eşyası yok. Hatta sehpa bile yok.
Evde hiç eski, atılması gerektiği halde kıyılamayan bir eşya olmazdı. Toz yaratabilecek herşeyden nefret ediyorum ama bizim evdekiler çöpçü balığı. Çöpçü balığı mı ne :) Normalde çöpçü balığı akvaryumları temizlemesi için alınan, uzun süre yaşayan ve sık hastalanmayan bir balık. Ama ben bu deyimi bir gün oğlumla caillou seyrederken duymuştum ve orada eski şeyleri biriktiren kişiler için kullanmışlardı. O günden beri Ege'nin ve eşimin atmak istemediği bir şey olduğunda kullanıyorum ve çok hoşuma gidiyor.
*
Sonra evim tek katlı olurdu muhtemelen. Deprem kaygısından uzak yaşamak bana iyi gelirdi. Kocaman bir bahçesi olurdu ve bahçesinde bir sürü meyve ağacı olurdu. Yaz geldi mi çocuklar bize sormadan girip ağaçtan meyve yiyebilirlerdi. Öyle kocaman kocaman duvarları olmazdı. Yoldan geçen herkes bizimle selamlaşsın diye kapımız hep açık kalırdı.
Bir verandası olurdu. Verandada bir masa. Üstünde bir vazo. Vazonun içinde kendi ağacımızdan topladığımız leylaklar. Sahi siz leylakların ağaçta yetiştiğini bilir misiniz? Ben biliyorum. Küçükken rahmetli babaannemin vardı ve sadece benim koparmama izin verirdi. Leylakları çok severdi kimseyle paylaşamazdı ama beni leylaklardan daha çok severdi. Ne zaman Onu özlesem, hep leylak kokusu gelir burnuma.
*
Oğullarım arada beni ziyarete gelsinler. Çocukları bahçede neşe içinde oynarlarken, karşılıklı çay içelim onlarla. Bana yaşamlarından bahsetsinler. Yanağıma öpücük kondurup evlerine dönsünler. Torunlarıma sarılıp, benim babaannemi sevdiğim kadar beni sevdiklerini hissedeyim.
Akşam oldu mu huzur içinde başımı yastığa koyup eşime sarılıp uyumak isterdim. Daha ne olsun.
Sizin hayalinizde ki ev nasıl? Evi boşverin, önemli olan evin içinde yaşananlar. Sizin hayalinizi merak ediyorum bana mutlaka yazın.
Sevgiler
Şafak
Not: Resimler Webden alıntıdır.
Her yere sevdiğim objeleri yerleştirebilirdim, kırılacak mı yoksa çocuklar bir zarar görür mü diye düşünmezdim. Malum Ege doğduğundan beri, bizim evde neredeyse hiç süs eşyası yok. Hatta sehpa bile yok.
Evde hiç eski, atılması gerektiği halde kıyılamayan bir eşya olmazdı. Toz yaratabilecek herşeyden nefret ediyorum ama bizim evdekiler çöpçü balığı. Çöpçü balığı mı ne :) Normalde çöpçü balığı akvaryumları temizlemesi için alınan, uzun süre yaşayan ve sık hastalanmayan bir balık. Ama ben bu deyimi bir gün oğlumla caillou seyrederken duymuştum ve orada eski şeyleri biriktiren kişiler için kullanmışlardı. O günden beri Ege'nin ve eşimin atmak istemediği bir şey olduğunda kullanıyorum ve çok hoşuma gidiyor.
*
Sonra evim tek katlı olurdu muhtemelen. Deprem kaygısından uzak yaşamak bana iyi gelirdi. Kocaman bir bahçesi olurdu ve bahçesinde bir sürü meyve ağacı olurdu. Yaz geldi mi çocuklar bize sormadan girip ağaçtan meyve yiyebilirlerdi. Öyle kocaman kocaman duvarları olmazdı. Yoldan geçen herkes bizimle selamlaşsın diye kapımız hep açık kalırdı.
Bir verandası olurdu. Verandada bir masa. Üstünde bir vazo. Vazonun içinde kendi ağacımızdan topladığımız leylaklar. Sahi siz leylakların ağaçta yetiştiğini bilir misiniz? Ben biliyorum. Küçükken rahmetli babaannemin vardı ve sadece benim koparmama izin verirdi. Leylakları çok severdi kimseyle paylaşamazdı ama beni leylaklardan daha çok severdi. Ne zaman Onu özlesem, hep leylak kokusu gelir burnuma.
*
Oğullarım arada beni ziyarete gelsinler. Çocukları bahçede neşe içinde oynarlarken, karşılıklı çay içelim onlarla. Bana yaşamlarından bahsetsinler. Yanağıma öpücük kondurup evlerine dönsünler. Torunlarıma sarılıp, benim babaannemi sevdiğim kadar beni sevdiklerini hissedeyim.
Akşam oldu mu huzur içinde başımı yastığa koyup eşime sarılıp uyumak isterdim. Daha ne olsun.
Sizin hayalinizde ki ev nasıl? Evi boşverin, önemli olan evin içinde yaşananlar. Sizin hayalinizi merak ediyorum bana mutlaka yazın.
Sevgiler
Şafak
Not: Resimler Webden alıntıdır.