20 Eki 2014

SÜMELA MANASTIRI - CENNETTEN BİR KÖŞE

Merhaba,

Bayram öncesi Karadeniz'e yaptığımız yolculuktan bahsetmiştim sizlere. Orada gezip gördüklerimizden en çok beğendiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum. 

Bunlardan birincisi Sümela Manastırı. Öyle uzun uzun uzadıya geçmişinden ve bu gününden bahsetmeyeceğim. İsteyenler bu bilgiye nette kolaylıkla ulaşabilir Bunlardan en güzeli ise Vikipedi Özgür Ansiklopedi de. Okumak isterseniz Tık Tık

Biz Görele'den yola çıktık. Manastır, Trabzon Maçka'nın Altındere köyü sınırları içinde. Yolculuğumuz yaklaşık yaklaşık 2 saat sürdü. Yol boyunca bize eşlik eden manzaranın güzellikleri anlatmakla bitmez.



Eskiden çıkabilmek için uzun bir yol tırmanmanız gerekliydi. Şimdi araç yolunu 300 mt. kalacak şekilde uzatmışlar. Eğer eşim beni dinleseydi tırmanıyor olacaktık :) O gün hava çok bulutlu ve yağmurluydu. Uzaktan dağların eteğine yapılmış bu bina daha görür görmez siz de hayranlık oluşturmaya başlıyor.



Yürüme yolu boyunca bu kocaman ağaçlarla karşılaşıyorsunuz. Kökleri o kadar uzun ve heybetli ki insanda dokunma hissi uyarıyor. Bu gördüğünüz kökler tek bir ağaca ait.


Kolay tırmanabilmeniz için merdivenler yapmışlar. Biraz yürüse yorulduğundan bahseden Ege bile oranın verdiği duygu ile hızlıca tırmandı.


Bebek arabaları için uygun değil, bu nedenle eşim oldukça fazla yoruldu. Efe Deniz'i kucağında taşımak zorunda kaldı.


Oradan aşağıya baktığınızda kocaman ağaçlar küçücük görünüyor. Aslında biraz ürkütücü bile diyebilirim.



Eğer yanınızda Müze Kartınız varsa ücret ödemeden girebiliyorsunuz. Bizim gibi İstanbul'da bırakıp geziye çıkarsanız giriş ücreti 15 TL. Çocuklar için ücret ödemiyorsunuz.



Hemen kapının girişine Sümela Manastırının tarihini anlatan pano asmışlar.


Bir çok odadan oluşan, bir şehir kurmuş gibiler. Fırından, okuma odalarına, Lokantadan, öğrenci sınıflarına kadar her şey mevcut. Çilehane adında bir oda bile var. İşte odalardan bazıları;









Bu bir fırın içi. Çok karanlıktı, flaş ile çektim.




Kutsal su, dışarda bir çeşme de var. Ancak bu resimdeki asıl yeriymiş. Yukarıdan damlamaya devam ediyor. Suyun tadı oldukça güzel. Şekerli.


Kütüphanenin olduğu bölümün içi ve dışı o dönemi anlatan resimlerle kaplı. Yıpranmış ancak, günümüze kadar gelmiş. İçeri de flaş ile resim çekmek yasak. Kameralarla kontrol ediliyor. Belki de şifresi oradadır kim bilir :)













Çıkma vaktimiz geldiğinde yine merdivenlerden çıkışa ulaştık.



Yukarıda size bahsettiğim dışarıdaki çeşme bu. Elimizdeki küçük şişeye su koymayı ihmal etmedik tabi. Gittiğim yerlerde bulursam doğal çeşmelerden su içmeyi ihmal etmiyorum. Şifa niyetine :)


Dönüş yolunda Ege ve ben önden gittik, bu yapı ile karşılatık. Sanırım gözetleme kulesi olarak kullanıyordu o dönemlerde.


Manastırı öyle güzel bir yere yapmışlar ki. Yapımı mutlaka oldukça zor olmuştur. Dağları o şekilde oymak, Taş taşıyıp yeni bir şehir kurmak. Hem de o devirde. Yalnız çok güvenli, bulunduğu konum nedeniyle gelebilecek her türlü kötülüğü önceden fark etme şansınız var.

Eğer yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin. 

Sevgiler

Şafak



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...