Herkese merhaba,
12 Kas 2020
Yeni Yıl Senin Farkın Olsun
14 Eki 2020
Egzersizin bağışıklık sistemi üzerindeki 7 olumlu etkisi nedir?
Her ne kadar her gün aynı konuyu dinlemekten ve okumaktan sıkıldıysak da, Covid-19 salgını hayatımızın en önemli yerine yerleşmiş durumda. Bu salgından korunmak için alınacak önlemler konusunda, artık sanıyorum hepimiz bir sağlıkçı kadar uzmanlaştık. Maske kullanımı, sosyal mesafe, el temizliği ve beslenme konusunda oldukça fazla bilgimiz var.
Peki, vücudumuzu en çok etkileyen egzersizler hakkında ne kadar bilgimiz bulunuyor?
Egzersiz yapmanın hayatımızın olmazsa olmazı olduğunun altını çizen Therapy Sport Center Fizik Tedavi Merkezi’nden Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi:
“Egzersiz, gerek içinde bulunduğumuz bu olağanüstü dönemin, gerekse de tüm hayatımız için olmazsa olmazdır. Çünkü, hareketsiz bir yaşam bize hastalık riski olarak geri dönerken, düzenli egzersizler bizi hem fiziksel, hem de psikolojik olarak olumlu etkiliyor” dedi.
Egzersizin, bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkilerini anlatan Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları kaydetti:
1-Egzersizler; vücudumuzdaki kaslar, bağlar, kemikler ve eklemleri korurken, aynı zamanda da vücudumuza bağışıklık kazandıran gerek kandaki beyaz s, gerekse de antibodyleri artırarak bağışıklık sistemimizi destekler.
2-Haftada 3 gün düzenli yapılan egzersizler, solunum yollarındaki ve akciğerlerde biriken bakterilerin atılmasını kolaylaştırır.
3-Egzersiz sırasında oluşan vücut sıcaklığındaki artış, kandaki bakterileri ortadan kaldırır.
4-Egzersiz, stres hormonlarının salınımını azaltarak, immün sistemi bozan stresleri ortadan kaldırır.
5-Düzenli egzersizin, kronik hastalıklar üzerinde baskılayıcı bir rolü vardır
6-Haftada 3 defa 1 saatlik yürüyüşün, hem kalp, hem de dolaşım sistemi üzerindeki olumlu etkileri bağışıklığı olumlu etkileyecektir.
7-Düzenli egzersiz, mesane ve bağırsak hareketlerini arttırır ve buradaki birikimi dolayısıyla da bakteri oluşumunu en aza indirir.
Koronavirüste, işletmelerin hayata geçirmesi gereken 5 adım:
Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, koronavirüs döneminde kendi içine dönerek iyileştirmeye giden işletmelerin hayata geçirmesi gereken 5 adım hakkında şunları söyledi:
1-Firmalar, koronavirüs sürecinde kendi içlerine dönerek, özellikle kendilerinin ve müşterilerin işine yaramayan bazı detay operasyonları ve istasyonları iş sürecinden çıkarmalıdır. Bu çalışmaya “süreç temizliği” diyoruz. Bunun için her departmanı beyin işleyişi kadar esnek ve kolay karar alabilecek hale getiriyoruz. Yani, “öğrenen departmanlar” oluşturuyoruz.
2-Şirketlerin, “hazine yönetimi” üzerine çalışmalar yapması lazım. Birçok işletmenin kurulduğu günden itibaren birçok ortağı da oluyor. Bunlar, devlet, banka, tedarikçi, müşteri ve çalışan gibi paydaşlardan oluşuyor. Buradan hiçbir emek koymadan ortak olan bankalardır. Dolayısıyla verdikleri kredileri kat kat misli ile alırlar. Girişimcilerimiz para sıcak geldiği için, bu borcu nasıl ödeyeceğini düşünmeden krediyi kabul eder. Olası bir nakit akışı krizinde ise, süreç sarmala girebilir. Bu sarmalı önlemenin en iyi yolu “Finans Mühendisliği”dir. Bizler, bu dönemde finans mühendisliği yapıp, “hazine komitesi” oluşturduk. Böylece işletmeler, ortak akıl ile hazine yönetimlerinde, dışa ihtiyaç kalmadan kendi kaynakları ile karlılıklarını daha fazla artırmaya başladılar. Şirketler şunu bilmelidir ki, borç demek, varlık üzerinde hak sahibi demektir. O yüzden her kimden borç alıyorlarsa, firmalar bilsinler ki tırnakları ile kazandıkları varlıklarının, hiçbir emek harcamadan yeni sahipleri borç aldıkları kişi veya kurumlar olabiliyor. O yüzden, borç gücü yani kaldıraç oranlarını sürekli takip etmelidirler.
3-İçinde bulunduğumuz bu süreçte, üzerinde durulması ve bizim durduğumuz bir diğer konu, “müşteri” tarafıdır. Bu dönemde, müşterilerin alışkanlıkları değişti ve değişmeye de devam edecektir. Yaptığımız danışmanlık ile şirketlere, ciddi bir müşteri yönetimi ve analitik alt yapılarını kurmayı sağladık. Örneğin, kar bölgelerini tekrar gözden geçirdik. Bir baktık ki, anahtar müşteri ile 4.’ncü sıradaki müşteriye aynı enerji harcanıyor. Diğer bir ifadeyle, 1 milyon Dolar ticaret yapan müşteri ile, 10 bin Dolar ticaret yapan müşteri aynı kategoride. Hatta, kategori yok. Lojistik sektöründe şöyle bir söz vardır. “Başarılı lojistik, elleçleme ile oluşur”. Yani, gruplandırırsınız. Ona göre deponuzu ekonomik kullanırsınız, ona göre istediğinizi istediğiniz zamanda bulursunuz ve sevk edersiniz. Müşterileri gruplandırmazsanız; ne iletişim planını, ne kampanyanızı, ne promosyonu, ne de satış ve tahsilatını sağlıklı yaparsınız.
4-Bu süreçte en önemli yapılacak konular ve yaptıklarımızdan da bir diğeri, nitelikli işgücü oluşturma ve dijital dönüşüm projeleri oldu. Bu konuda, işletmelerin ciddi alt yapı eksiklikleri bulunuyor. Şirketlere bu konularda, danışmanlık ve eğitim hizmetleri verdik. Değişen çevre koşullarında, insan kaynakları sistemini yeniden kurguladık. İnsan yatırım projeleri oluşturduk.
5-Aslında en önemlisi bu süreçte firmalar, “biz markalaşmak istiyoruz” demeye başladılar. Kısaca, ciddi bir “markalaşma bilinci” oluşmaya başladı. Tabiki bu konuda ve yukarıda bahsettiğim konuları da kapsayacak şekilde devreye “Turquality” girdi. Ülkemizin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, hem işleri sistematikleştiriyor, hem de şirketin yaptığı masrafları limitsiz destekliyor. Bu süreçte, Turquality Yönetimi ve Marka Yönetimi konusunda çok ciddi çalışmalar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Turqualiyt’nin, işletmelere sağladığı değer nedir?
*Mevcut verimlilik artışına katkısı: %17
*Mevcut ihracat artışına katkısı: %15
*Mevcut iç piyasa artışına katkısı: %10
*Mevcut karlılığın artışına katkısı: %14
*Mevcut yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12
*Mevcut marka bilinirliğine katkısı: %7
*Müşteri memnuniyet seviyesi: %97
*İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14
9 Eki 2020
TIRPORT, yılda 55 bin ton karbon salınımını azaltarak, küresel ısınmanın önlenmesine katkı sağlıyor
TIRPORT, karbon salınımını azaltarak,
küresel ısınmanın önlenmesine katkı sağlıyor
Nakliyenin %90’nın karayollarıyla yapıldığı ülkemizde, 850 bini aşkın kamyon yollarda. Türkiye’nin lider dijital platformu TIRPORT’un 2020 ilk yarı verilere göre, Türkiye’de günde ortalama 450 bin kamyon taşıma yapılıyor. Bir kamyon günlük ortalama 282 km. yol yapıyor. Ayda 7-9 arası taşıma yapabilen bir kamyoncunun, en az 20 günü yollarda geçiyor.
TIRPORT sahip olduğu arttırılmış zeka destekli teknolojiler ile, yollardaki kamyonların yük aramak için boş gitme durumunu %35’lere varan oranda azaltabiliyor.
TIRPORT’un geliştirdiği yenilikçi teknolojiler; küresel ısınmanın başlıca sebebi olan CO2 salınımına “dur” diyor, yollardaki kamyonlardan kaynaklanan CO2 salınımını %35’lere varan oranda azaltılmasına katkı sağlıyor ve küresel ısınma ile mücadele ediyor.
Teknoloji kullanımı, CO2 salınımını azaltarak geleceğimizi koruyor
Günde 282 km yol yapan bir kamyon ayda en az 8.420 km, yılda 101 bin km yol yapıyor. Bu yolun 1/3’ü yük aramak için boş gidiliyor. Kilometre başına 0.3 L/km’ye varan yakıt harcayan bir kamyon, günde 282 km yol yaparak 282*0.3L= 84.6 L dizel yakıt yakmaktadır. 1 L dizel yakıt 2.77kg CO2 salınımı yaptığından, ortalama bir kamyon günde 2.77*84.6L= 234,34 kg CO2’yi doğaya bırakmaktadır. 450.000 adet tır ve kamyonun seyir halinde olduğu Türkiye’de kamyonların doğaya günde bıraktığı CO2 miktarı ise, günlük 234,34 kg*450.000 Kamyon= 105.453.000 kg CO2’dir.
CO2 salınımı dünya ve insanlık için büyük bir tehdittir. TIRPORT’un lojistik sektörüne yönelik geliştirdiği akıllı eşleştirme ve optimizasyon teknolojileriyle, kamyonların yolda boş gitmesini %35 seviyesinde önleyerek, yılda 55 bin ton CO2’nin doğaya salınmasını engelleniyor, bu oran her geçen gün artıyor ve geleceğimiz korunuyor. TIRPORT’un 45 bini bulan aktif üye kamyoncu sayısına, her ay binlerce yeni kamyoncu dahil oluyor.
Sürücüler dönüş yükü buluyor, CO2 salınımı azalıyor
Yollardaki kamyonların %35’nin boş hareket ettiğinin altını çizen TTT Global Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:
“Gittikleri bölgeden yük bulamayan binlerce sürücü, dönüş yükü bulmak için şehir şehir gezerek yük aramak, eğer acil yük bulamazsa bir şekilde geri boş dönmek zorunda kalabiliyor. Yollardaki 850 bin kamyonun %95’inin şahıslara ait olduğu düşünüldüğünde, bunun ekonomik sonuçları da son derece kırılgandır. Bu durum kamyoncuların bütçesine olumsuz yönde etki ederken, diğer taraftan boşta giden her kamyonun gereksiz CO2 salınımı yapacağı göz önüne alındığında, dünyamızın geleceği için ilave tedbirler almamız gerekliliği de ortaya çıkıyor. TIRPORT geliştirdiği konum tabanlı teknolojiler ile, sürücülere konumuna en yakın yükleri görebilme ve yük bıraktıkları bölgeden yeni bir yük bulabilme imkânı veriyor. Böylelikle, boş hareket etme oranları, en alt düzeyde gerçekleşiyor. Dünyadaki tüm şirketler ve hepimiz, doğayı korumanın bilinci ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmanın inancıyla üretip, çalışmalıyız” dedi.
TIRPORT, doğayı, yeşili ve ülke ekonomisini koruyor
TIRPORT tarafından salınımı önlenen CO2 miktarının; hava kirliliğinin önlenmesinden insan sağlığının korunmasına ve ülke ekonomisinin güçlenmesine kadar birçok noktada kattığı olumlu etki ile, TIRPORT gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmamıza liderlik ediyor.
Birkaç örneğe bakıldığında; şunları belirtebiliriz:
1-Yetişkin bir ağaç yıllık 114 kg CO2 emisyonu emilimi gerçekleştirdiğinden, TIRPORT 485.176 ağaçtan oluşan bir ormanın sağlayacağı karbon azalımına denk bir etki yaratıyor. Bu geçtiğimiz 20 senede, İstanbul’a dikilen ağaç sayısının 2 katına tekabül ediyor.
2- Bildiği üzere, 1 kg plastiğin karbon ayak izi 6 kg CO2’ye denk geliyor ve 1 kg plastikle 83,3 plastik şişe üretiliyor. TIRPORT tarafından önlenen CO2 miktarı ile 9.208.645 kg plastik atık geri dönüştürülebiliyor ve bu 767.356.388 adet plastik şişeye denk geliyor. Kısaca, TIRPORT sayesinde, 9.208.645 kg plastik üretiminden kaynaklanan eşdeğer CO2 salınımı engelleniyor ve bu da 767.356.388 adet plastik şişe üretimine denk geliyor.
3-Bir binek aracın yılda ortalama 5.200 kg CO2 salınımı gerçekleştirdiği düşünüldüğünde, TIRPORT’un engellediği CO2 ve zararlı gaz salınımı miktarı 10.625 aracın trafikte yaratacağı kirliliğe eşdeğerdir. Türkiye’de her sene hava kirliliğinden 50 bin civarı insanın hayatını kaybettiğini düşündüğümüzde, bu konunun ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
30 Eyl 2020
Turquality’deki firmalar, pandemide dünyada bir adım önde
Turquality, pandemi döneminde Türk markalarını dünyada bir adım öne çıkardı.
Bir teşvik programından öte, işletmeler için bir iş ve değer modeli olan “Turquality iş modeli”nde, stratejik planlama, insan kaynakları yönetimi, performans yönetimi, bütçe yönetimi, marka yönetimi, satış-pazarlama yönetimi, bilişim yönetimi, risk yönetimi, tedarik zinciri yönetimi gibi tüm konular yer alıyor.
İşletmesini “Stratejik Yol Haritası” ile yöneten Turquality’deki firmaların global pazarlarda bir adım önde olduğunu kaydeden Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:
“Ülkemizin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality iş modelini benimseyen işletmeler, iş süreçlerini etkin yönetir, farklılaşır, markalaşmayı hızlandırır, global rekabete hazırdır ve kilogram başına ihracatını 3 kat ve üzeri artırır. Turquality için, bir karne ve bir akreditasyon da diyebiliriz. Turquality karnesi pekiyi olan bir Türk işletmesi de, global pazarlarda karşıdaki uluslararası şirketlere daima güven vermektedir. Nitekim, pandemi nedeniyle dünya ekonomisinde daralmanın yaşandığı bu yıl, Turqualiyt’deki Türk markaları dünyada bir adım öne çıktılar ve tercih edilen oldular. Bir diğer konu, Turquality’deki firmaların risk yönetim planları olduğu için, ilgili planlarını hızlıca devreye alarak bu konuda da bir adım önce çıktılar. Aynı zamanda, Turquality kapsamındaki firmaların, hedef pazar desteklerinin 6 ay uzatılması da bir adım öne çıkmalarını sağladı” dedi.
Turqualiyt’nin, işletmelere sağladığı değer nedir?
Turquality iş modelinin işletmelere sağladığı değeri anlatan Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:
-*Mevcut verimlilik artışına katkısı: %17
*Mevcut ihracat artışına katkısı: %15
*Mevcut iç piyasa artışına katkısı: %10
*Mevcut karlılığın artışına katkısı: %14
*Mevcut yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12
*Mevcut marka bilinirliğine katkısı: %7
*Müşteri memnuniyet seviyesi: %97
*İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14
Online Eğitimde Veliler
Öğretim yılı 21 Eylül’de başladı. Anne babaların yeni düzene ve bu düzendeki rollerine ilişkin zihinlerinde pek çok soru var. Hisar Okulları ailelerin bu değişimi olumlu bir dönüşüm fırsatı olarak değerlendirmelerine destek olmak amacıyla düzenlediği çevrimiçi açık seminerde Çocuk ve Ergen Psikanalisti ve Klinik Psikolog Funda Akkapulu’yu konuk etti. Akkapulu, aileleri dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgilendirdi.
Aşırı boyutlarda kaygı duyan veliler uzman yardımı almalı
Velilerin yeni eğitim düzenine ilişkin kaygıları çocukların yaş gruplarına göre değişkenlik gösteriyor. Okulöncesi velileri çocuklarda okul sevgisi geliştirme, paylaşmayı öğrenme, temel temizlik ve sağlık güvenliği kurallarına uyma, ilkokul bir velileri okuma yazmayı öğrenme, ödev bilinci geliştirme gibi konularda kaygılı. Sınav düzeyleri olan sekiz ve on ikinci sınıf velileri ise sınavlara evden hazırlanmada verimlilik, sosyalleşmeden yoksun kalmak, uzaktan derslere katılmayı reddetme gibi konularda kaygı duyuyor. Velilerin kaygılarını çocuklarına yüklemek yerine, akıllarına takılan konuları öncelikle okulları ve öğretmenlerle paylaşarak, onların önerilerine uymaları gerekiyor. Bireysel kaygıları aşırı boyutlarda olan anne babalar ise uzman yardımına başvurmalı.
Okul - aile işbirliği bu dönemi sağlıklı atlatmak için çok önemli
Dışarıdan bakıldığında koşullar fazla değişmiş gibi gözükmese bile, 2020/2021 okul yılı geçtiğimiz öğretim yılına göre hem resmi kurumların hem de ailelerin daha deneyimli ve bilinçli olarak başlayacağı bir yıl olacak. Tüm yaş grupları için anne babaların öğretmenlik rolünü üstlenmekten kaçınmaları gerekiyor. Okul İle ailenin işbirliği ve yakın ilişkisi bu dönemi iyi atlatmak için çok önemli.
Evde düzen sağlanmalı
Çocuklara tatilin bittiğini hissettirmek için öncelikle, yemek ve uyku saatleri derslere göre yeniden düzenlenmeli. Aile sofrasında veya akşam çocuklarla günleri hakkında kısa da olsa sohbet edebilecek bir ortam yaratılmalı. Çanta defter alışverişinin yerini bu yıl elektronik aletlerin güncellenmesi ve kontrolü alıyor. Bunlara ek olarak evdeki fiziksel ortam da yeniden düzenlenmeli. Evin büyüklüğünden bağımsız olarak çocuklara tercihen internet bağlantısı olan bir çalışma köşesi ayrılmalı.
Küçük yaşlar için görevler görselleştirilerek bir takvime işaretlenmeli
Çalışan anne babalar çocuklarını emanet ettikleri bakıcıyı veya aile büyüğünü yeni ev düzeni konusunda eğitmeli ve ilk haftalar bu ev düzenini prova etmeliler. İlkokul çağı sonuna kadar aileler evde görünür bir yerde fiziksel bir takvim yaparak; banyo zamanı, dinlenme zamanı, arkadaşlarla sohbet zamanı gibi faaliyetleri takvime yerleştirilmelidir. Çocuklar da tamamladıkları görevleri takvime işaretleyebilir.
Boş ekran kullanımını sınırlanmalı
Karma eğitimle artan ekran kullanım süresi faydalı ve boş olarak ikiye ayrılıyor. Çocuklar ekranı bir belgeseli izlemek veya okul ile bağlantı kurmak için kullanıyorsa bu faydalı bir kullanım. Herhangi bir eğitsel amacı taşımayan sosyal medya kanallarında harcanan vakit ise boş ekran vakti olarak değerlendiriliyor. Ekran karşısında geçirilen uzun saatlerin hem çocuklar, hem de yetişkinler için getirdiği en önemli risk hareketsizlik olduğu için, boş ekran kullanımını sınırlamak önemli.
21 Eyl 2020
Kadınlar için Oversize Giyim Önerileri
![]() |
Kadınlar İçin Oversize Giyim Önerileri |
Herkese merhaba,
Bugün sizlere kadınlar için oversize giyim önerileri vermek için buradayım. Oversize giyim denilince bir çok kişinin aklına büyük beden kıyafetler geliyor ancak bu tanım çok doğru bir tanım değil. İngilizce anlamı olması gerekenden büyük olarak çevirilebilir. Oversize giyim, aslında en kaba çevirisiyle salaş giyim tarzı. Benimde günlük hayatta sıkça kullandığım bu tarz, eskiden sadece kadınlar için kullanılmaktayken artık erkeklerde bu giyim tarzını benimsemiş durumda.
Tabi bu tarz giyineceğim diye, bedeninizin bir kaç boy büyüğünü almak sizi komik duruma düşürebilir. Bu nedenle gerçekten bu tarz kıyafet satan yerleri seçmeniz en doğrusu.
Mesela bu oversize t-shirt XS beden. Salaş bir görünüme sahipken, üzerindeki mankende de bir kaç beden büyükmüş gibi durmuyor.
Yazının başında da belirttiğim gibi erkeklerde bu modaya uydu. Önerilerimi sadece kadınlar için verecektim ama dayanamadım. Aslında bence erkekler için en uygun tarz da bu olmalı :)
![]() |
Kadın Oversize T-Shirt |
Bu oversize eşofman altı, çok rahat gözükmüyormu sizce de?
![]() |
Oversize esofman altı |
Yüksek belli bir pantolon seçerseniz mümkünse üstünüze kısa t-shirtlerden yada bluzlardan giyin. Acayip havalı duruyor bence. Bu yeşil olanında rengi çok güzel. Slim fit kıyafetlerde ben bazen nefes alamadığımı hissediyorum.
![]() |
Oversize Yağmurluk |
Sizler bu giyim tarzı hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlara yazarsanız çok sevinirim. Bir başka yazıda görüşmek üzere
18 Eyl 2020
Bade Natural Saf Defans Limon Otu Vücut Koruyucu Sprey
![]() |
Bade Natural Saf Defans Body Sprey |
Merhaba,
Bugünkü yazı konumuz Bade Natural saf defans body sprey. Bir diğer adıyla Bade Natural Limon Otu Vücut Koruyucu Sprey
Öncesinde size Bade Natural ile ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum.
Bade Natural'in tüm ürünleri Vegan ve çevre dostu. Ürün yelpazesi oldukça geniş. Cilt bakım ürünleri, yağlar, saç bakımı ile ilgili ürünler, serumlar ve ortam kokuları mevcut. Şu an güzel indirimler de mevcut.
Ürünler %100 doğal. Yapım aşamasında hayvan testleri yapılmıyor. Doğal olmayan, zararlı kimyasallar ve sentetikler ürünlerde bulunmuyor. Kurucusu Ecz. Sinem Kapar Şahindere. Çocukluk anılarını biriktirdiği çiçek ve meyve bahçelerinden aldığı ilhamı, profesyonellik alanı olan kozmetik kimyası ve eczacılık ile yorumlaması sonucunda 2016’ dan bugüne doğaya olan tutkusunu ile birlikte hız kesmeden devam ediyor.
Bu kısa bilgiden sonra bugünkü konumuz olan ve bu yıl çıkan Saf Defans spreyinden bahsedeyim.
İçindekiler: Lavandula angustifolia Flower Water, Chamomilla recutita Flower Water, Leuconostoc/Radish Root Ferment Filtrate, Cymbopogon flexuosus Oil, Cymbopogon winterianus Herb Oil, Eucalyptus globulus Leaf Oil, Lavandula angustifolia Flower Oil,Mentha piperita Oil, Pogostemon cablin Leaf Oil, Cedrus atlantica Bark Oil.
Aktif Bileşenler: Limon Otu, Okaliptus, Lavanta, Nane, Paçuli, Sitronella, Sedir Ağacı yağı.
İçeriğinde bulunan %100 doğal limon otu yağı , nane yağı ve okaliptüs yağı ile çevresel faktörlere karşı defans oluştururken (özellikle yaz aylarının kabusu olan sinek ve böceklere karşı) , lavanta yağının rahatlatıcı etkisi ile de bulunduğunuz ortamın havasını değiştiriyor. Papatya suyu ise, cildinizin nemlenmesini destekliyor.
![]() |
Bade Natural Limon Otu Vücut Koruyucu Sprey |
Bade Natural Limon Otu Vücut Koruyucu Sprey 100 ml. lik püskürtmeli şişede satılıyor. Direkt olarak cildinize uygulayabilirsiniz. Kullanmadan önce iyice çalkalayarak püskürtüyorsunuz. Dilerseniz, bulunduğunuz ortamda ve eşyalar üzerinde de kullanabilirsiniz. %100 natural olduğu için çocuklarda da kullanabiliyor.
Ürünleri Kendi web siteleri olan www.badenatural.com sitesinden, Trendyol Bade Natural sayfasından, Hepsiburada Bade Natural sayfasından ve online satış yapan dermokozmetik mağazalarının bir çoğundan temin edebilirsiniz.
10 Eyl 2020
KORONAVİRÜSE KARŞI BAĞIŞIKLIK KALKANI OLUŞTURUN
Koronavirüs pandemisi tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. Maske takmak, kalabalık ortamlardan uzak durmak, hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uymak, virüsten korunmak ve yayılımını engellemek için önem taşıyor. Bu süreçte güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak da sadece koronavirüse karşı değil birçok hastalığa karşı koruyucu etki yapıyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanlığı Bölümü’nden Uz. Dyt. Yeşim Temel Özcan, vücut direncini artırmanın yolları hakkında bilgi verdi. Bende bu bilgileri sizinle paylaşmak istedim.
Bağışıklık sistemi, farklı savunma mekanizması ile insanoğlunu hasta eden ve enfeksiyona yol açabilen virüs, bakteri, mantar ve parazit gibi mikroorganizmaların zararlarına karşı korumaktadır. Sağlıklı bir vücut; karşılaştığı kötü bakterilerle bağışıklık sistemi sayesinde savaşmaktadır. Bu savaşın kaybedildiği durumlarda da hastalık durumu ortaya çıkmaktadır.
Bağışıklık sistemi de yardıma gereksinim duyuyor
Bağışıklık sisteminin görevi yabancı organizmaların vücuda girmesini engellemek, eğer mikroplar vücuda girmişse bunları yok etmek, yayılmalarını engellemek ya da geciktirmektir. İmmün sisteminin en önemli özelliklerinden biri de kendisine yabancı milyonlarca değişik mikrobu tanıma ve ayırt edebilme yeteneğine sahip olmasıdır. Görevli olan tüm hücreler, ilk karşılaştığı yabancıyı görür, belleğine kaydeder ve daha sonra gördüğünde de savaşır. Bağışıklık sistemi yaşam boyu bu görevi sürdürür ancak bazı koşullarda yardıma gereksinim duyabilmektedir.
Davranışlar sağlığı, sağlık hayatı etkiliyor
Bir hastalık tablosu ele alınırken, var olan tüm belirtiler bütüncül olarak değerlendirilmeli, kişinin; hormon dengesi, ağız sağlığı, bağırsak sağlığı, ağrı durumları, alerjileri, uyku düzeni ve vücudun verdiği tepkiler araştırılmalıdır. İnsanın davranışlarının sağlığına, sağlığının davranışlarına etkileri, fiziksel hareketliliği, beslenme biçimi ve durumu hastalık oluşumunun ilk andan son hastalık tablosuna kadarki basamakları belirlenir. Tedavi sürecinde ise yaşam tarzı ve beslenmede yapılması gereken değişiklikler hastanın hayatına kademeli olarak geçirilir. Vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineraller tespit edilerek kişinin sağlığına tekrar kavuşması sağlanır. Kişinin sağlığına kavuştuktan sonra tekrar hasta olmamak bağışıklık sistemini her zaman güçlü tutması gerekmektedir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmenin 10 yolu
1-Açık havada doğal bir şekilde beslenen hayvanlardan elde edilmiş et ve süt ürünleri tüketilmelidir. Ayrıca kısık ateşte uzun süre pişirilerek elde edilen kemik ve et suları hasarlı olan bağırsak duvarını iyileştirerek bağışıklık sistemini destekler.
2- Soğan, sarımsak, pırasa, kereviz, balkabağı gibi prebiyotik içeren besinler bol bol yenmelidir.
3- Taze sıkılmış sebze suları vücutta birikmiş ağır metal ve toksin atıklarını temizler.
4- Düzenli olarak maydanoz, roka kişniş, yeşil soğan gibi yeşil yapraklı sebzeler tüketilmelidir. Bu sebzeler aynı zamanda alkali oldukları için vücudun pH dengesini de koruyarak zararlı bakterilerin çoğalmasını engeller.
5- Probiyotik besin destekleri, ev yapımı yoğurt, kefir ve turşu gibi doğal fermente gıdalar tüketilmelidir.
6- Zeytinyağı, kabuklu yemiş, balık ve tohum yağları soğuk sıkım şeklinde kullanılmalıdır.
7- Günde 1,5- 2 litre su içilmelidir.
8- Açık ve temiz havada düzenli olarak egzersiz yapılmalıdır.
9- Yeterli ve düzenli uyku, bağışıklık sistemini güçlendirir.
10- Nisan ve ekim ayları arasında güneş ışınlarının yeryüzüne dik olarak düştüğü 11.00-15.00 saatleri arasında 20 dk. güneşlenmek bağışıklık sistemi için önemli olan D vitamini sentezi için gereklidir.
Lütfen sosyal mesafeye de dikkat ederek vücudunuzu güçlendirin. Maskesiz asla dışarı çıkıp insanlarla bir araya gelmeyin.
Sevgiler
Şafak