1 Mar 2014

HERKES AYNI HAYATTA

Merhaba,

Bu yazı biraz geç kalmış bir yazı. Sanki satırlara dökülmek için, bu şarkıyı bekliyormuş gibi.

Bu ay doğum günümdü. Komik oldu bu cümle :) Bu ayın 13'ü doğum günümdü demeliydim :) 40 yaşındayım artık. Dönüp baktığımda kocaman bir ömür. Bazılarının yaşadığının yarısı kadar, bir başkasının 16 fazlası. Neler yaşadım, neler gördüm, neler öğrendim, neleri hala öğrenemedim.

Hepsi muamma.....



Bir de bu gün 28 Şubat.

28 Şubatlardan nefret ederim ben...

Beni acıtanlardan nefret ettiğim gibi.... Yapmacık insanlardan nefret ettiğim gibi... Seviyormuş, ilgileniyormuş, önemsiyormuş gibi yapıp da gerçekte böyle hissetmeyenlerden nefret ettiğim gibi...

Bir başkasının ne yaşadığını, ne hissettiğini bilmeden, anlamadan, başka birinin anlattıklarıyla değerlendiren insanlardan nefret ettiğim gibi. Para önemli değil deyip de 3 kuruşa tamah edenlerden ettiğim gibi.... Bir zamanlar sevdiği insanı, çıkarlar çatışınca anlamaya çalışmayanlardan nefret ettiğim gibi....

Mesela ben böyle değilimdir.  Kırılınca söylerim, hep söylerim, artık söylemekten yorulup da karşımdakini değiştiremeyeceğimi anlayana kadar konuşurum. Bağırırım, kavga ederim, duvarları tekmelerim, sokaklarda deli gibi bağırırım, öfkemi kusarım. İnanın beni öyle görmek istemezsiniz :)

İnsan oğluna güvenme derim en güvendiğime bile. Beşer şaşar demiş atalarımız derim. Bana bile güvenme diye eklerim.

Ve canımı yakanın canını yakarım. En çok ne ile canı yanacaksa işte öyle. Kimine para ile, kimine bensizlikle, kimine de yokmuş gibi davranarak ceza veririm. Anlayabilirse tabi. Kimi anlar kimi anlamaz. Aslında o saatten sonra anlayıp anlamadığı da beni çok bağlamaz :)

İntikam soğuk yenen bir yemek diyorlar ya, benim beklemeye hiç tahammülüm yok. Ne olacaksa bir an önce olsun isterim.

Bir de ne diyeceğim size. Aşk benim için hep bir meydan muharebesi gibi. Aslında istediğim savaşmak değil, istediğim kayıtsız şartsız bir müttefikle beraber yaşlanmak. Dediği küçücük bir kelimeyi bile unutmamak. 

Ama hayat işte. Bazen tam diğer yarımı buldum dediğiniz anda, kader araya giriyor...

Bu dünya kocaman. Herkes yolcu, kendini hancı zannedenler bile. Yaşayacağız, göreceğiz, öleceğiz. Herkesin gideceği yer belli, iki metre toprak. O da nasip olursa.....

Hayat çok güzel, hayat çok zor, hayat çok kötü desek de biliyoruz ki, sona yaklaşmadan hayatın değerini bir çoğumuz bilemiyoruz. 

Ben bunu ilk anladığımda, takvimler 28 Şubat'lardan birini gösteriyordu. Uzun uzun anlatmayacağım şimdi. Daha önce yazmıştım. Merak ederseniz Tık Tık.

Size bir sır vereyim mi? Öyle hayatınız film şeridi gibi gözlerinizin önünden falan geçmiyor. Belki en sevdiklerinizin yüzü geliyor bir an aklınıza. Eğer hoşnutsanız o ana kadar yaşadıklarınızdan, huzur içinde gözlerinizi kapatıyorsunuz. Belki sadece içinizde küçük bir pişmanlık, yaşayamadıklarınız için hepsi bu.

Ve işte bu şarkı, bence benim hissettiklerimi çok güzel anlatıyor. 

Bu arada bir dip not : Herkes kelimesi (s) ile yazılıyor, sakın şaşırmayın.

herkes aynı hayatta

kendini bişey sanma
ne kadar çok bilirsen
o kadar bela başa
sen bilirsin aslında
aklımdan geçenleri
zaman herşeyi çözer
şu beklemek olmasa

gözlerimi açsamda

sen çıksan karşıma
gel beni azad et
kayboldum karanlıkta
ben bizi unutmam
gitmek yakışmaz bana
yolcuyuz hayatta
sen gel otur yanıma


*Mehmet Erdem

Hep en sevdiğinizle kalın,

Şafak
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...