Sizlere geçtiğimiz haftalarda Biricik Dünyam portalında yazdığım bir filmden bahsetmek istiyorum beni oldukça etkilemişti.
2013 Sundance Film Festivali'nin açılış filmi olarak dünya prömiyerini yapan bir film. İlk anlardan itibaren sizi merakla izlemeye ve düşünmeye itiyor. İnsanoğlunun para ve iktidar için nasıl doğayı kirlettiğini, acımadan insanların hayatıyla nasıl oynandığını gösteriyor. Aynı zamanda her kötü bilinen topluluğun amacının aslında kötü olmadığını, bulundukları topluluğa iyilik yaptıklarını anlıyorsunuz.
Daha fazla merakta bırakmadan filmden bahsedeyim. Film 2013 yapımı ve İngiliz - ABD yapımı bir film. "The East". Başrol oyuncuları,
Brit Marling | Sarah Moss / Jane Owen |
Alexander Skarsgård | Benji |
Ellen Page | Izzy |
Toby Kebbell | Doc |
Shiloh Fernandez | Luca |
Julia Ormond | Paige Williams |
Patricia Clarkson | Sharon |
Jason Ritter | Tim |
Film ilginç bir sahne ile başlıyor. Petrole bulanmış bir kuş ve gizemli bir konuşma:
"Ev sizin eviniz değilse kolaydır. Hayat sizin hayatınız değilse. Siz orada uyumuyorsanız. Çocuk sizin, eş sizin değilse. Ama suçu siz işlemişseniz, geceleri uyumak bu kadar kolay olmamalı. Özellikle de biz nerede yaşadığınızı bilirken... Ne kadar zengin olduğunuz umurumuzda değil. Suçlu olanların suçlarının yarattığı dehşeti aynen yaşamalarını istiyoruz." diye devam ediyor.
Gerçekten de öyle değil mi? Başkasının başına gelen kötü bir olay, bizler için çok anlam ifade etmeyebiliyor. Ya da üzülsek bile o duyguyu anlık yaşıyoruz. Sonra çok ama çok derin değilse bizde hissettirdiği duygu, geçip gidiyor. İnsanoğlu kolay unutabilen bir varlık. Bilemiyorum bu bir ödül mü yoksa ceza mı bize ? Ayrıca yeryüzünde başkalarının sağlığını ve güvenliğini hiçe sayarak üretim yapan, gıda ürünleri satan yada sanayi ile ilgili hizmet veren bir çok firma var. Onlarında çocukları yok mu? Eşleri, anne babaları. Para ve güç daha mı önemli oluyor? Ya da kendi yaptıkları işten kendi sevdiklerini koruyorlar mı? Bu gün bile aklımda deli sorular :)
Konuşma devam ederken siyah maskeli birileri, bir villanın duvarlarından atlıyor ve bir evin tüm havalandırma deliklerinden petrol akıtıyor. Bu arada, denizlerde ölen balıklar, petrole bulanmış kuşlarda ara ara görüntünün içine giriyor.
İşte hikayede böyle başlıyor. Bu grup üyelerinin kim olduğu bilinmiyor ve yaptıkları her eylemin ardından videosunu yayınlıyorlar. İzleri takip edilemiyor, yerleri tespit edilemiyor. Arka arkaya 3 olay daha yapacaklarını söylediklerinde birileri özel bir güvenlik şirketi tutuyor ve bu kişiler kendilerine sıra gelmeden yakalansınlar istiyor.
Şirket eski bir FBI ajanı olan Sarah'ı bu işle görevlendiriyor. Sarah düşüyor yollara. Muhtemel üye olarak gördüğü herkes ile zaman geçirmeye başlıyor. Hiç ummadığı anda hiç ummadığı birinin örgüt üyelerinden biri olduğunu anladığında da, kendisini bilerek yaralıyor ve doktora gidemeyeceği yalanını söylüyor. Ardından da gözleri bağlı bir şekilde kendilerini "EAST" olarak tanımlayan grubun olduğu yere ulaşıyorlar.
Devamını tabii ki anlatmayacağım, izlemelisiniz, ama sadece bir kaç dikkatimi çeken konuyu daha paylaşmak istiyorum. Grubun üyeleri birbirine çok bağlı, mesela yemek yerken hepsi delilere giydirilen gömlekten giyiyorlar ve birbirlerini kaşığı ağızlarına alarak doyuruyorlar. Arada şişe çevirmece oynuyorlar, ama ceza olarak birbirlerinin en ihtiyaç duyduğu şeyi veriyorlar. Mesela sarılmak gibi. Her birinin orada oluş amacı kendi başlarına gelen şey başkalarının da başına gelmesin diye. Maddi bir çıkarları yok, bildiğiniz fakir hayatı yaşıyorlar. İçlerinde bazıları çok zengin olmasına karşın yemeklerini çöpten topluyorlar, çünkü atılanların çoğu bozuk olduğu için orada değil. Tüketim toplumu olduğu için atılıyor diyorlar.
East'in hedefi ekosisteme ve insanlığa zarar veren kişileri, kendi silahıyla vurmak. Siyasi bir amaçları yok. Bir liderleri varmış gibi gözükse de aslında her biri lider. Karar alırken oy vererek alıyorlar ve liderleri gözüken kişinin kararını hiç de önemsemiyorlar.
"East" filmi, "Doğu" veya "Gizli Oyun" olarak Türkçe'ye çevrilmiş. Çok fazla Türkçe dublaj bulamayabilirsiniz ama var. :) Bu isimler ile internette aratarak seyredebilirsiniz.
Siz de seyrederken benim gibi mi düşüneceksiniz acaba? Doğaya ve insanlığa zarar verenler, böyle saldırılarla olmasa bile, ilahi adaletle aynı duyguları mı yaşarlar mı?
Bir sonraki yazıya kadar kendinize çok iyi bakın.
Sevgiler