Bu satırları size derin bir üzüntü içinde yazıyorum. Ayhan Işık'dan sonra beni en çok etkileyen, yaptığı işlerle, olaylar karşısında sergilediği duruşla gönlüme taht kuran, sadece benim değil onu izleyen ve bir şekilde hayatından haberdar olan herkes için derin anlamlar taşıyan Türk sinemasının efsanevi ismi Tarık Akan hayatını kaybetti.
Henüz 66 yaşındaydı. Bir süredir Akciğer kanseri ile savaşıyordu. Bu sabah tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Benden büyükler hatırlar. Ses dergisinin yaptığı bir yarışma ile 1970 yılında Sinema artist yarışmasını kazanarak Yeşilçam'a adım attı.
66 yıllık yaşamına, 111 film ve 4 dizi sığdırdı.
Bir zamanların eğlenceli, duygusal ve genc kızların gönlünde taht kurduğu filmlerin yakışıklı jönü sanat hayatına hep böyle devam etmedi biliyor musunuz? O halkın acılarını, fakirliğini de gösteren filmlerde yer almaya başladı daha sonra. Zengin bir hayat yaşayayım nerde sabah orada akşam gezip tozayım demedi. Bir çok insan bilmez ama 12 Eylül darbesinden sonra 12 yıl hapis istemi ile uzun bir yargılama süreci geçirdi ve 2.5 ay hücrede cezası aldı. Hiç bir zaman hükümetlere yaranma kaygısı gütmedi. O hep nasıl daha güzel günler yaşar insanlarımız dedi.
Hapiste yattığı günlerden sonra kitap yazdı. Eğitime daha bir önem verdi. İstanbul Bakırköy'de ki Taş ilkokulu'nun ortaklarından biri oldu. 2005 yılında Aziz Nesin vakfının başkanlığını yaptı.
Tarık Akan 'ın 3 çocuğu var. Henüz Zincirlikuyu'da mı yoksa Bakırköy'deki aile mezarlığına mı defnedilecek belli değil.
Başta da yazdığım gibi, içimde derin bir üzüntü var. Tarık Akan yeri zor doldurulacak bir sanat adamı. Halk adamı. Mekanı cennet olsun...