Kavgalı ya da ayrı değildik ama ben
yine seni hayatımdan çıkarmak istemiştim.
Böylelikle mutlu olacağıma inanıyordum. Tam bunu sana
söylemeye karar verdiğim gün ortadan kayboldun. Evini
arasam da seni bulamıyordum. Hiç böyle şeyler
yapmazdın, mutlaka bir yerlere gidecek olsan haber verirdin. Sanki
seni merak edebileceğimi tahmin ediyormuşsun gibi.
Bir kaç gün sonra ailenin yanına Ankara'ya gittiğini duydum. İçim rahatlamıştı. Senden haber alamadığım o bir kaç
gün boyunca neden sürekli kavga ettiğimizi, neden
birbirimizi yaralamak için bu kadar uğraştığımızı düşünmüştüm. Ve anladım ki ben aşkımı karşı tarafa alıp
seninle savaşıyordum. Ve senden haber aldığım gece Tanrı'ya bize son bir şans daha vermesi için dua ettim. Galiba duam kabul
olmuştu. Döneceğini söylediğin güne bir
kaç gün olmasına karşın, bir akşam üzeri yağmur çiğselerken en yakın arkadaşıma dönüp
"Biliyor musun o bu gece gelecek" dedim. Önce buna güldü ama daha
önceden de böyle bir olay yaşadığım için
"Sen gelecek diyorsan gelir." dedi.
Akşam olduğunda, dışarı çıkmaya niyetlendim. Hazırlanırken kapı çaldı. Yanımdaki arkadaşlarıma dönüp, "Ben demedim mi size?" diye sordum. Söylediğim şeye gülerek açtıkları kapıda seni görünce bir çığlık attılar. Sonra seni kapıda bırakarak yanıma koştular ve bunun inanılmaz bir olay olduğunu söylediler. Onların bu hali küçücük çocukları andırıyordu. Ben hiç şaşırmamıştım çünkü seni bekliyordum. Belki de sana hazırlanıyordum farkında olmadan.
Akşam olduğunda, dışarı çıkmaya niyetlendim. Hazırlanırken kapı çaldı. Yanımdaki arkadaşlarıma dönüp, "Ben demedim mi size?" diye sordum. Söylediğim şeye gülerek açtıkları kapıda seni görünce bir çığlık attılar. Sonra seni kapıda bırakarak yanıma koştular ve bunun inanılmaz bir olay olduğunu söylediler. Onların bu hali küçücük çocukları andırıyordu. Ben hiç şaşırmamıştım çünkü seni bekliyordum. Belki de sana hazırlanıyordum farkında olmadan.
Neden ortadan kaybolduğunu
sorduklarında yeni bir araba almak için gittiğini söyledin.
Sen arabanın sarı bir Wolkswagen olduğunu söylediğinde herkes bana baktı. Çünkü o benim çocukluktan beri
hayalini kurduğum arabaydı.
Bir ara odada bizi yalnız bıraktılar. Sana dönüp
"Sakın bir daha habersiz ortadan kaybolma" dedim. Yüzünde o hınzırca
gülüş vardı. "Aradım ama
yoktunuz" dediğinde aynı gülüş benimde yüzüme yerleşti. Oturduğum yerden
kalkıp camın önüne gittim. Yağmur yağarken her şey tertemiz
görünüyor, geceyi sanki bir ışık aydınlatıyordu. Ruhumun
pencereleri açılmıştı dönüşünle. Seninle anlam kazanıyordum ben. Sen
yokken dağılıyordum sanki.
Evet, seni her şeyden daha çok
seviyordum. Sen masada oturmuş bir şeyler yazıyordun. Bense karmakarışık duygularla boğuşuyordum. Hem son şansı ben istememiş miydim
Tanrı'dan? Odadan çıkarken yazdığın kağıdı masanın üzerine bıraktın usulca. Benim bildiğim, bana yazdığın ilk ve son şiirindi bu ve her şeyde
dudaklarımı suçluyordun.
Oysa her şey yüreğimin suçuydu, bunu o zamanlarda da biliyordum...
İlk heyecan
İlk dokunuş
İlk nefret
İlk vazgeçememe
İlk ayrılık korkusu
Ben yüreğimi suçluyorum olanlarda
Neden biliyor musun?
Sevmediğini bile bile kendini yordu kollarında
Annenin ve benim ne kadar çok
benzediğimizi tekrarladın yine. Ama sende
babana benziyordun. Mutlu olmamız çok zordu. Ne olur buna inanmasaydın. Çünkü
ben senin yanındayken mutlu ve güvende hissediyordum kendimi. Hayatım boyunca
hiç hissetmediğim kadar umut doluydum. Ah keşke, seninde umudun olsaydı. O zaman aşkımıza bir şans tanırdın
düşüncelerinde. Belki hayallere kavuşmak daha kolay olurdu....