31 Oca 2018

"Kalbine Dokun" Kitabı Yazarı Berna Uslu Kaya Röportajı



Herkese merhaba,



Geçtiğimiz ay instagramda, bir blogger arkadaşımın “Kalbine Dokun “ isimli çok özel bir kitabı paylaşıp, beni de etiketleyerek duyuruya yardımcı olmamı istedi. Bende tabi ki hemen instagramda paylaştım. Ardından daha fazla ne yapabilirim diye düşünürken, aklıma kitabı satın almak hatta iki tane alarak çekiliş ile bir takipçime hediye etme fikri geldi. Hem çekiliş ile tanımadığım insanlara da ulaşır kitabı daha çok duyurabilirim diye düşündüm. Çekiliş paylaşımı ardından, kitabın yazarı sevgili Berna Uslu Kaya bana instagramdan ulaştı ve kitabı imzalayarak hediye etmemizi önerdi. Bende bu güzel insanı biraz daha yakından tanıyalım istedim.



İşte yaptığımız röportaj;



Berna Hanım merhaba, sizi daha yakından tanıyalım istiyorum. Kimdir Berna Uslu Kaya?




“Merhaba. Bilkent BLIS okulunda Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapıyorum. Yazar ve akademisyenim. 2011’de Süveyda adlı romanım, 2015’te Mim romanım yayımlandı. Çeşitli dergilerde makale, şiir ve denemeler yayımlamaya devam ediyorum. Aynı zamanda BLIS Genç Yazarlar Kulübü bünyesinde altı yıldır sosyal sorumluluk projeleri yürütüyorum.”




Bize biraz kitabın konusundan bahseder misiniz?




“Kitabın konusuna geçmeden evvel, minik bir açıklama yapmak isterim. Şuanda Sarp’ın Umudu Derneği bünyesinde kırk bir canavan hastası çocuk var. Derneğin kurucusu Sayın Bihter Saraçoğlu’nun oğlu Sarp da bunlardan biri. Kalbine Dokun masalının kahramanları “Sarp ve kırk bir arkadaşı” masalda hasta çocuklar değil. Aksine, hepsi de masalın içinde maceradan macera atılan gülen gözlü çocuklar. Masal, Sarp, Hüma (kızım) ve kırk bir canavan hastası çocuğun macerası.

Masalda, Sarp ve kırk bir arkadaşı minik bir kuşun kalbinin sesinde yaşamın kendisini keşfederler. Küçük bir karıncanın veya bir böceğin kalbindeki ritmi hissedip çevreyi temizlemek için bir maceraya atılırlar. Hepsinin de yakalarında birer mavi kurdele vardır. Hatta onlara iyilik yapan Hüma’yı aralarına aldıklarını göstermek için onun da yakasına mavi bir kurdele takarlar. Masalın sonundaysa kitabı alan ve kalbine dokunmayı başarabilen çocuklara bir çağrı yapılır. Bu çağrı, kitabı okuyan her çocuğa kahraman olma fırsatının sunulmasıdır. Dünya genelinde 28 Şubat Ender Hastalıklar Günü’nü anlatan “mavi kurdele” ile çocukların dünyasına iyilik yapma fırsatı çıkarılır.

Bence Kalbine Dokun kitabının en özel yanı da bu. Kitaba dokunan sağlıklı çocuklara erken yaşta farkındalık kazandırıp, onları sosyal sorumluluk noktasında bilinçlerdirmektedir.”



Bir çocuk kitabı yazma fikri nasıl oluştu?




“Masal dünyasının kapıları benim düş evrenime o kadar yakın ki... Bunu romanlarımın dilinde de görmek mümkün. Efsane ve mitolojik hikâyeler yazmayı hep çok sevdim. Masal ise kızım Hüma ile yeniden biçimlendi hayatımda. Kalbine Dokun, Hüma’ya yazdığım masallarından sadece biri. Masalın kitaplaşma fikrine gelince. Bunun benim için çok özel bir hikayesi var. Geçen sene Hüma’nın sınıfında bu masalı anlattım. Ben masalı bitirdikten sonra, tüm sınıfın gözlerindeki o muhteşem ifadeyi asla unutamam. Melek yüzleri ile her biri benim hayatımın çok özel bir yerindedir. O gün “keşke bu masalı iki kapak arasında çocuklara armağan etseydim” diye düşündüm. Sonrasında ise Elma Yayınevi ile iletişime geçip, projemi anlattım. Kalbine Dokun böylece iki kapak arasına girdi.”



Kitabın tüm geliri Sarpın Umudu Derneği’ne bağışlanmış. Dernek ile yollarınızın kesişmesi nasıl oldu?




“Bundan altı yıl evvel yazar dünyamdan ilham alarak BLIS’te Genç Yazarlar Kulübü’nü kurdum. Kulübü kurarken en büyük hedefim, öğrencileri yazı dilinin incelikleri ile tanıştırmak ve onların içlerindeki “yazarı” keşfetmekti. Proje çok büyük bir emekle yol alıyordu. Bu emeği iki kapak arasında da görmek istedik ve yazdığımız öyküleri basmaya karar verdik. Genç Yazarlar Kulübü şimdi altı yaşında ve beş tane kitabımız var. Yazılan her kitabın tüm gelirini ise çeşitli derneklere bağışlıyoruz. Sarp’ın Umudu Derneği ile yollarımız Genç Yazarlar Kulübü’nün üçüncü yılında kesişti. Hüma’yı Antalya’da bir oyun evine götürmüştüm. Orada derneğin kutularını gördüm. Dikkatimi çekti. Daha önce “canavan” diye bir hastalık hiç duymamıştım. Ankara’ya geldikten sonra dernek ile iletişime geçtim. Derneğin kurucusu, Sarp’ımızın annesi, Bihter Saraçoğlu ile böylece tanışmış olduk. Sarp’ın Umudu Derneği bünyesindeki canavan hastası yavrularımız için Genç Yazarlar Kulübü bünyesinde dört yıldır emek veriyoruz.

Kalbine Dokun’a gelince... Ben masalları çocukluğumdan aldım ve şimdi ruhuma dolan tüm masalları, bendeki emaneti, hayatıma masal gibi koşan çocuklara  armağan ediyorum.”


Sarpın Umudu Derneği hakkında da biraz bilgi almak isteriz sizden. Dernek kimlere yardım ediyor? Kuruluş hikayesi nedir?




Canavan Hastalığı, vücudun Miyelin adında bir enzimi üretmemesine sebep olmaktadır. Miyelin olmadan yürümek, konuşmak, yutmak, görmek, duymak mümkün değildir. Canavan hastalığı sürekli olarak ilerleyen ve gün geçtikçe kötüleşen bir genetik hastalıktır. Sarp’ın Umudu Derneği, Sarp’ın annesi Sayın Bihter Saraçoğlu tarafından kuruldu. Sarp’a ve diğer canavan hastası çocuklara umut olsun diye. Canavan hastası çocuklar hayatını ilk üç ay ile on yıl arasında kaybetmektedirler.  Bu kısa yaşam süreleri sebebiyle onlara  Kelebek Çocuklar denilmektedir. Hastalık hakkında detaylı bilgi almak için http://www.sarpinumudu.org.tr/ sitesine bakabilirsiniz. Kitabımızın kahramanı Sarp’ın, 2018 Temmuz ayında ABD’de ameliyat edilmesi planlanıyor. Başta Bihter Saraçoğlu olmak üzere, sürece gönül veren herkes zamanla yarışıyor. Bu sebeple Kalbine Dokun’a verilecek destekler hem canavan hastası çocuklar için hem de Sarp için çok önemli. Alınacak her kitap, bir başka çocuğun yaşamına dokunacak.”



Kitaptaki resimlemeler de çok hoş, bazı kitaplarda anlatılmak istenen his ile resimler tezat olabiliyor. Daha önceden de tanışıyor muydunuz Esin Bayhan ile? Resimlemeler yapılırken birlikte mi çalıştınız yoksa ayrı mı?




“Esin Bayhan ile henüz tanışmadık desem... Yalnızca telefonda konuştuk. Kendisi çok kıymetli bir illustratör bence. Esin Bayhan, kelimelerime bereket katmış kitapta. Sanki onunla yan yana düşler kurmuşuz gibi... Aynı erik ağacının altına ıslanmışız gibi... Esin Hanım’ın fırçasında sadece renkler yok, kelimeler ve düşler de var. Belki de bu sebeple Kalbine Dokun’un kelimleri ve renkleri muhteşem bir senfoni gibi. ”



Bundan sonra da böyle sosyal sorumluluk projelerine katılmayı düşünüyor musunuz?




“Herkesin birbini ezip geçtiği, “en güçlü” olmanın “Tanrısal egolar ürettiği”, benden başkasının “öteki” sayıldığı bir evrendeyiz. Gerçekler, “değerlerin, kıymetlerin üzerinde değil”, “paranın ve gücün” üzerinde inşa ediliyor. Duyularımıza işleyen teknoloji, son sürüm sanal “iyilik” oyununu oynatıyor algılarımıza. “Tüket” diyor. “Tüket!” Nasıl yaşarsan yaşa... ama tüket!

Soruya gelince, ben küçükken anneannemle bahçemizdeki erik ağacının altında oyunlar oynardım. O bana masal anlatırdı. Anneannemin masallarında hep “iyilik” vardı. Şimdi düşünüyorum da... Hiç biri masal değilmiş anlattıklarının. İyilik gerçeğin, üstelik “insan olabilme” gerçeğinin özüymüş. Sarp ve kırk bir canavan hastası çocuk “ötekiler” değil. Hepsi bizim. Onlarla başka çatılar altında yaşıyor oluşumuz, hepsi ile aynı gökyüzünün altında nefes aldığımız gerçeğini değiştirir mi? Engelli hasta çocuklar bizim şükür sebebimiz. Farkındalık kaynağımız. O kaynağı kurutmamak için evet, yaşamım boyunca, gücüm yettiğince iyilik peşinden koşmaya devam edeceğim.”



Bu sizin ilk kitabınız değil gördüğüm kadarıyla. Başka hangi kitaplarınız var? Biraz onlardan da bahsedelim isterseniz?




“Evet, Süveyda ve Mim adlı iki romanım var. Üçücü romanım “Yüzümün Yarısını” da yazmaya başladım. Umarım onu da en kısa zamanda iki kapak arasında görmek kısmet olur. Yazmak benim için bir yaşamanın, nefes almanın başka bir hâli.”



Bundan sonraki projelerinizi de öğrenmek isteriz. Yeni bir kitap var mı yolda?




“Büyük bölümünü yazdığım bir romanım var. “Yüzümün Yarısı” isimli. Bir de ruhuma dolan, yazdığım pek çok masal... Ancak bu masallardan öyle bir tanesi var ki... Şimdilik Hüma dışında kimse bilmiyor. “Zaman ve zamansızlık hakkında” Bu masal benim içimdeki zamanın şakısı... Onu sarıp sarmaladım içimde. Yeniden bir masal kitabı ile karşınıza çıkabilirim.”



Bu keyifli röportaj için kendisine çok teşekkür ediyorum. Umarım güzel insanlar hep var olur. Kitap ile ilgili yorumumu Yaşama Açılan Pencere sitesine tıklayarak okuyabilirsiniz.



Bir başka yazıda görüşmek üzere

Sevgiler

Şafak
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...